e-ISSN: 2717-946X
TURKISH JOURNAL OF HIP SURGERY - Turk J Hip Surg: 2 (1)
Volume: 2  Issue: 1 - 2022
1.Cover

Page I

2.Editorial Board

Pages II - IV

3.Contents

Page V

4.Editorial

Page VI

5.Manuscript Preparation

Pages VII - IX

REVIEW ARTICLE
6.Biography of Prof. Dr. Veli Lok (February 9, 1932, İzmir) “The Beginning of Arthroscopy in Turkey and Finding Scientific Methods to Detect Late Physical Torture Traces”
Mehmet Şerefettin Canda
doi: 10.5505/TJHS.2022.36035  Pages 100 - 130
İzmir’in yetiştirdiği değerli doktor ve ortopedi uzmanı olan Prof. Dr. Veli Lök 1932 yılında İzmir’de doğmuştur. Prof. Dr. Veli Lök, İzmir Atatürk Lisesini ve İstanbul Tıp Fakültesini bitirdikten sonra; 1958 yılında Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Cerrahi Kliniğine asistan olarak girmiş, 1959 yılında Ortopedi Çocuk Cerrahisi Kliniği asistanlığına geçmiştir. Ardından 1963 yılında Uzman, 1969’da Doçent, 1975’de Profesör olmuştur.
Prof. Dr. Veli Lök, Türkiye’de artroskopinin (tanısal ve cerrahi) kurucusu olup, ayrıca geç fiziksel “işkence izlerini” saptayan bilimsel metodları bulmuştur. Ege Üniversitesi Tıp Fakültesinde 40 yıl hizmet ettikten sora 1999’da emekli olmuştur. Prof. Dr. Veli Lök, artroskopi ve bilimsel olarak “işkencenin geç fiziksel izlerinin saptanması” konusundaki çalışmalarının yanı sıra; aynı zamanda ortopedi alanındaki “sklerozan osteomiyelitin kesin iyileşmesini sağlayan ameliyat tekniği olan “oluklaştırma yöntemi”ni, “Forrester- Brown” atelinin “fleksibl” modelini (Fleksibl Forrester- Brown Ateli), “diz instabilitesinde tibial rekurvasyon ameliyatı / genurekurvatum osteotomi ile dizde stabilite sağlayan tekniği geliştirmiştir. Tüm bunların yanı sıra Prof. Dr. Veli Lök, «şok dalgalarının kaynamamış kırıkların iyileşmesinde
kullanılması” konularında yaptığı öncü çalışmalarla tanınmaktadır. Prof. Dr. Veli Lök’ün “işkencenin önlenmesi”, “adaletin sağlanması” ve “insan haklarının korunması” amacı ile bilimsel yöntemlerle işkence izlerini ortaya çıkaran buluşları “Nobel Tıp ve Barış Ödülü” alacak ölçüde önemli ve değerlidir.
One of the valuable doctors and orthopedic specialists trained in İzmir, Prof. Dr. Veli Lok was born in 1932 in Izmir. After graduating from Izmir Atatürk High School and Istanbul Faculty of Medicine, Prof. Dr. Veli Lök started working at Ege University as an assistant in 1958. He joined EUMF Orthopedic and Pediatric Surgery Clinic as an assistant in 1959, became a Specialist in 1963, Associate Professor in 1969, and Professor in 1975.
Prof. Dr. Veli Lök is the founder of (diagnostic and surgical) arthroscopy in Turkey. Also, Prof. Dr. Veli Lök discovered the late physical traces of torture by scientific methods. He retired in 1999 after serving 40 years at Ege University Faculty of Medicine. In addition to these studies, Prof. Dr. Veli Lök also works in the field of orthopedics. He is known for his pioneering studies on developing the surgical technique that provides the definitive healing of sclerosing osteomyelitis grooving procedure, the technique that provides stability in the knee with tibial recurvation surgery-genu recurvatum osteotomy in knee instability, the flexible model instead of the rigid “Forrester-Brown” splint (Flexible Forrester-Brown splint), and the usage of shock waves in nonunion bone fractures healing.
Prof. Dr. Veli Lök’s inventions that reveal traces of torture with scientific methods for preventing torture, providing justice, and protecting human rights are so important and valuable that he is nominated for the “Nobel Medicine and Peace Prize”.

7.After an invaluable good friend: Prof. Dr. Freddie H. FU (Dec 11, 1950 – Sept 24, 2021)
Veli Lök
doi: 10.5505/TJHS.2022.85047  Pages 131 - 137
Prof. Dr. Freddie H. Fu, Pittsburgh Üniversitesi Ortopedi ve Spor Hekimliği öğretim üyesi olup, Türkiye’de artroskopinin gelişmesine ve yaklaşık 50 Türk meslektaşının (Ortopedist) yanında eğitim almasına önemli katkıda bulunmuştur.
Prof. Dr. Freddie H. Fu, Türkiye Spor Yaralanmaları, Artroskopi ve Diz Cerrahisi (TUSYAD) Kongrelerine ve Kurslarına birçok kez katılmış, bilgisini paylaşmıştır.
Dünya çapında tanınan bir bilim insanı olan Prof. Dr. Freddie H. Fu’nun en verimli çağında vefatı nedeniyle kendisini anmak, çalışmalarını ve bilimsel yönlerini genç kuşaklara tanıtmak amacı ile bu makale yazılmıştır.
SUMMARY
Prof. Dr. Freddie H. Fu is a faculty member of Orthopedics and Sports Medicine at Pittsburgh University and has contributed significantly to the development of arthroscopy in Turkey and the training of nearly 50 Turkish colleagues.
Prof. Dr. Freddie H. Fu has participated many times in Turkey Sports Injuries, Arthroscopy, and Knee Surgery (TUSYAD) Congresses and Courses and shared his knowledge.
Due to the death of Prof. Dr. Freddie H. Fu in his most productive age, who was a world-renowned scientist and a friend, this article has been written to commemorate him and introduce his work and scientific aspects to younger generations.

ORIGINAL RESEARCH
8.Effect of Lumbar Variables on Acetabular Version: Analysis with Pelvic-CT Scan
Yüksel Uğur Yaradılmış, Alparslan Kılıç, Ali Teoman Evren, Mehmet Ali Tokgöz, Hakan Şeşen, Murat Altay
doi: 10.5505/TJHS.2022.03522  Pages 138 - 144
Amaç: Asetabular versiyon, hem kalça patolojilerinin tanısında hem de kalça protez cerrahisinde doğru komponent oryantasyonu için önemlidir. Çalışmamızda hem Türk toplumunun asetabular versiyonunun sunulması hem de pelvik ve lomber değişkenler karşısında asetabular versiyonun değişiminin belirlenmesi amaçlanmıştır.

Gereç ve yöntem: Hastanemizde Ocak 2020-Ocak 2021 tarihleri arasında travma nedeniyle çekilen pelvik ve spinal BT’ler incelendi. Lomber, pelvik ve kalça patolojisi olmayan 20-80 yaş aralığındaki 300 hasta çalışmaya dahil edildi. Hastaların aksiyel pelvis BT kesitleri üzerinden bilateral asetabular versiyonu, anterior asetabular kısım açısı (AASA) ve posterior asetabular kısım açısı (PASA) ölçüldü. Hastaların spinal BT sagital kesitlerinden; pelvis tilt, sakral slop ve pelvik insidans ölçüldü. Omurga değerlendirmesi için Roussouly sınıflandırmasına göre tiplendirme yapıldı ve lomber lordoz ölçüldü. Asetabular versiyonun demografik verilere, pelvik ve lomber değişkenlere göre değişimi belirlendi.

Bulgular: Asetabular ölçümler; ortalama asetabular versiyon: 18.8±5.9, AASA: 65±8.9, PASA: 99.4±9.9 olarak bulundu. Asetabular versiyon ölçümlerinde; yaş ve cinsiyet değişkenine göre istatistiksel olarak fark gözlenmezken (p=0.766, p=0.087), taraf ölçümlerinde sağ: 18.8±5, sol: 18.8±6.7 anteversiyon olmak üzere aynı bulundu (p=0.841). Hastaların lomber lordozu 31.7±11.3 olup anteversiyon ile korelasyonu anlamlı bulundu (p=0.001). Pelvik tilt: 10.9±5.3, sakral slop: 41.1± 7.5 ve pelvik insidans: 52±9.5 olup anteversion ile korelasyonu anlamlı bulundu (sırasıyla: p<0.001, p=0.017, p<0.001). Roussouly sınıflandırmasına göre tip arttıkça anteversiyonda artış gözlendi ve bu artış da istatistiksel olarak anlamlı idi (Tip 1: 14.9±5.1, Tip2: 18.3±5, Tip 3: 18.7±4.7, Tip4: 20.1±5.2, p=0.05).

Sonuç: Asetabular anteversiyon değeri beklenenden daha geniş bir aralıkta olup karşı kalça ile benzerdir. Lomber ve pelvik değişkenler asetabular anteversiyona doğrudan etkili olup pozitif korelasyon göstermektedir.
ABSTRACT

Objective: The acetabular version is important both for the diagnosis of hip pathologies and in hip replacement surgery. This study aimed to present the acetabular version of the Turkish population and to determine the variation of the acetabular version according to pelvic and lumbar parameters.

Methods: A total of 300 patients with pelvic and spinal CT scans aged 20-80 years without lumbar, pelvic, and hip pathology or fractures were included. Bilateral acetabular version, anterior acetabular sector angle (AASA), and posterior acetabular sector angle (PASA) were measured on axial pelvic CT scans. The pelvic tilt, sacral slope, pelvic incidence, and lumbar lordosis were measured in spinal CT sagittal sections. Sagittal spinal alignment was typed according to Roussouly classification. The variation of the acetabular version according to demographic, pelvic, and lumbar parameters was determined.

Results: Acetabular measurements; mean acetabular version: 18.8±5.9, AASA: 65±8.9, PASA: 99.4±9.9. While there was no statistically significant difference in acetabular version measurements according to age and gender (p=0.766, p=0.087), anteversion was the same on both sides: 18.8±5 on the right and 18.8±6.7 on the left (p=0.841). Mean pelvic tilt was 10.9±5.3, mean sacral slope was 41.1±7.5, mean pelvic incidence was 52±9.5 and all three measurements were significantly correlated with anteversion (respectively: p<0.001, p=0.017, p<0.001). Mean lumbar lordosis was 31.7±11.3 and it was significantly correlated with anteversion (p=0.001). An increase in anteversion was statistically significant according to the Roussouly classification (p=0.05).

Conclusion: The acetabular version is in a wide range, similar to that of the contralateral hip. Lumbar and pelvic parameters have positive correlations with acetabular anteversion.

9.Gynecological Organ Injuries Caused by Traffic Accidents
Onur Yavuz, Ceren Aydın, Busra Manduz Yavuz, Sefa Kurt
doi: 10.5505/TJHS.2022.92485  Pages 145 - 148
Trafik kazalarının neden olduğu travmaya bağlı jinekolojik yaralanmalar nadirdir çünkü kadın üreme organları yumuşak doku ile sınırlandırılmış olarak pelvisin koruyucu kemik yapısının derinliklerinde yer almaktadır. Trafik kazalarında jinekolojik yaralanmaların riski düşük olsa da kanamaya neden olabilecek organlar olan; vulva, vajen, serviks, uterus, adneksler için kapsamlı bir jinekolojik değerlendirme mutlaka gereklidir. Trafik kazası nedeni ile meydana gelen jinekolojik yaralanmalar konusunda literatürde oldukça az veri bulunmaktadır. Üçüncü basamak bir merkezde son on bir yıl içinde trafik kazası nedeni ile meydana gelen jinekolojik yaralanmalar değerlendirmiş ve çalışmamızda bu hususta literatüre katkı sağlamayı amaçlamaktayız.
Gynecological injuries due to trauma caused by traffic accidents are rare because the female reproductive organs are located deep within the protective bone structure of the pelvis, limited by soft tissue. Although the risk of gynecological injuries in traffic accidents is low, there are organs that can cause bleeding; A comprehensive gynecological evaluation of the vulva, vagina, cervix, uterus and adnexa is absolutely necessary. There is very little data in the literature on gynecological injuries caused by traffic accidents. We evaluated gynecological injuries caused by traffic accidents in a tertiary center in the last eleven years, and we aim to contribute to the literature in this regard in our study.

CASE REPORT
10.Atraumatic Fracture in Hip Modular Tumor Resection Prosthesis: A Case Report
Muhammed Cüneyd Gunay, Mustafa Kavak
doi: 10.5505/TJHS.2022.21931  Pages 149 - 153
Arkaplan: Adjuvan tedavideki gelişmeler sonucu, malign kemik tümörlerinin 5 yıllık sağ kalım oranları %20’den %70’e kadar çıkmıştır. Buna ek olarak metastatik kanser hastalarının tıbbi tedavisindeki gelişmeler sonucunda sağ kalım sürelerinde artış görülmüştür. Akciğer ve karaciğerden sonra kemik kanseri hastalarında üçüncü en yaygın metastaz yeridir. Dolayısıyla modüler tümör rezeksiyon protezleri ile rekonstrüksiyon giderek artan oranda kullanılmaktadır. Bununla birlikte bildirilen komplikasyon oranları normal eklem artroplastilerinde görülen oranlardan beş ila on kat daha fazladır (5,10). Bu yazıda modüler yapıda bir tümör rezeksiyon protezinin (ESTAS Medical, Sivas, Türkiye) intramedüller çivi ile protez ara bağlantısı birleşim yerinden travma dışı gelişen kırığını sunuyoruz. Literatürde bu tip proteze ait benzer bir mekanik komplikasyon vakası bildirilmemiştir.

Olgu: 73 yaşında (82 kg, 163 cm, Vücut kitle indeksi: 30,86) kadın hasta acil servise kalça ağrısı ve yürüyememe şikayetiyle başvurdu. Subtrokanterik bölgede patolojik kırık nedeniyle proksimal femur rezeksiyonu ve tümör protezi ile rekontrüksiyon yapıldı. Parsiyel çimentosuz modüler tümör protezi (ESTAS Medical, Sivas, Türkiye) ile rekonstrüksiyon yapıldı. Takiplerinde tek baston ile mobilize olan ve ağrısı olmayan hastanın, postoperatif 2. yılında femoral intramedüller çivi ile protez ara bağlantı bölgesi arasında travma dışı gelişen kırık görüldü. Kırık bölgesine uygun seviyeden ve eski insizyon bölgesi üzerinden yaklaşılarak kırık protez bölgesine ulaşılmasıyla, kanal içi femoral çivi ve ara bağlantı segment parçası değiştirilerek revizyon ameliyatı yapıldı. Hastada yara yeri sorunu görülmedi ve destekli olarak mobilize edildi.

Sonuç: Giderek artan sıklıkta kullanılan tümör rezeksiyon protezlerinin modüler yapısı sağladığı birçok avantajın yanında elde ettiğimiz izlenimler sonucunda potansiyel bir mekanik zayıflık da taşımaktadır. Adjuvan tedavilerdeki gelişmelerle birlikte sağ kalım sürelerinin uzaması ile bu mekanik zayıflık daha çok komplikasyona yol açabilir. Özellikle protezin birleşim yerlerindeki bu mekanik zayıflığın giderilebilmesi için yeni tasarımlara ve çalışmalara ihtiyaç vardır.
Background: As a result of advances in adjuvant therapy, the 5-year survival rate of malignant bone tumors has increased from 20% to 70%. Similarly, longer survival times are observed as a result of advances in medical treatment of metastatic cancer patients. In addition, after lungs and livers, bones are the third most common site of metastasis in cancer patients. Therefore, reconstruction with modular tumor resection prostheses is increasingly used. In addition, the reported complication rates are five to ten times higher than those seen in normal joint arthroplasty. In this article, we present a non-traumatic fracture of a modular tumor resection prosthesis (ESTAS Medical, Sivas, Turkey) at the junction of the intramedullary nail and the prosthesis interconnection. No similar mechanical complication
cases of this prosthesis were reported in the literature we reviewed.

Case Description: A 73-year-old (82 kg, 163 cm, Body mass index: 30.86) female patient was admitted to the emergency department with complaints of hip pain and inability to walk. Due to the pathological fracture in the subtrochanteric region, proximal femur resection and reconstruction with tumor prosthesis were performed. The reconstruction was performed with a partial cementless modular tumor prosthesis (ESTAS Medical, Sivas, Turkey). During the follow-up, the patient was mobilized with a single cane and had no pain. In the 2nd year postoperatively, a non-traumatic fracture was observed between the femoral intramedullary nail and the prosthesis interconnection area. The fractured prosthesis area was reached by approaching the fracture site at the appropriate level over the old incision area, and revision surgery was performed by replacing the intracanal femoral nail and the interconnection segment piece. There was no wound site problem in
the patient and he was mobilized with support.

Conclusion: The modular structure of tumor resection prostheses, which are increasingly used, has many advantages, as well as a potential mechanical weakness as a result of the impressions we have obtained. With the advances in adjuvant treatments and the prolongation of survival, this mechanical weakness may lead to more complications. New designs and studies to eliminate this mechanical weakness, especially in the joints of the prosthesis, are highly needed.

11.A Successful Treatment Of Femoral Neck Open Fracture In Middle-Aged Adult: A Case Report
Nurettin Mantı, Alisan Daylak
doi: 10.5505/TJHS.2022.46855  Pages 154 - 158
Aka Plan: Ateşli silah yaralanması sonucu genç erişkin proksimal femurunda femur boynunun kaybının da eşlik ettiği atipik kırığı vaka olarak sunuyoruz.

Vaka sunumu: Yüksek enerjili balistik yaralanma ile yaralanan ve ayrıca blastik etki nedeniyle sinir yaralanması gelişen 41 yaşında erkek hastayı sunuyoruz. Hastayı enfeksiyondan koruyarak ve hasar kontrollü cerrahi prensiplerine uyarak tedavi aşamalarımızı sunmaktayız.

Tartışma: Büyük eklemleri ilgilendiren ateşli silah yaralanmaları özellikle kalça ekleminde ölümcül olabilir. Femoral boyun kemik dokusunda kayıp ve çevre yumuşak doku hasarı açık redüksiyon ve internal fiksasyonu zorlaştırır. Yüksek enerjili balistik yaralanmaların doğası gereği ve enfeksiyon riski nedeniyle protez başarısızlığına neden olur. Sonuç olarak hastayı üç aşamalı cerrahiyle tedavi edildi. Hastaya total kalça artroplastisi uygulandı ve hasta ameliyattan sonra fonksiyonel ve tatmin edici bir hayat yaşadı.
Background: We report an atypical case of a middle-aged adult male who wounds with gunshot injury of the proximal femur with femoral neck loss.

Case presentation: We present a 41-year-old male patient who wounds with a high-energy ballistic injury and had also nerve injury due to blastic effect. We present our treatment stages by protecting the patient from infection and by complying with the damage-controlled surgery principles.

Conclusion: Those gunshots involving major joints, especially the one on the hip, could be lethal. The comminuted femoral neck and periarticular soft tissue injuries made open reduction with internal fixation difficult. The nature of the high-energy ballistic injury increases the possibility of infection that may have contributed directly to prosthesis failure. As a result, we have treated the patient with three-stage surgery. The patient underwent total hip arthroplasty, and the patient lived a functional, satisfying life after surgery.

LookUs & Online Makale